TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi ile Sayıştay raporlarının görüşmeleri devam ediyor. Bugün Genel Kurul’da 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin 16’ncı maddesi üzerine konuşan İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, şunları söyledi:
“Merkezi yönetim bütçesinin, 2024 bütçesinin daha doğrusu, son maddesi bu. Yaklaşık bir ay Plan Bütçe Komisyonu’nda, on beş gündür de Genel Kurul’da bütçeyi tartışıyoruz. Yani “Verimli bir bütçe oldu mu’ sorusunu ben aslında hani kendi kendime sormak istedim. Öyle baktığımızda, bu bütçe görüşmelerinin maalesef çok verimli olduğunu ifade etmek mümkün değil. Bunun birkaç nedeni var yani burada bir defa sayın bakanlar elbette geldiklerinde kendi faaliyetlerini anlatacaklar veya geleceğe ilişkin yapacaklarını anlatacaklar ama onlar bazen öyle bir anlattılar ki yani hakikaten “Hangi ülkeyi tarif ediyorlar” diye insan kendi kendisine sormadan edemedi. Elbette sürekli bir muhalefet gibi kendi kusurlarını söylemelerini beklemiyoruz ama zaman zaman, hele hele yani son iki yılda yaşadığımız ekonomik problemleri, bütçe problemlerini falan da göz önüne alınca yani bir özeleştiri yapılması gereği çok net bir şekilde ortadayken bu özeleştiri yapılmadı. Bunu sadece Sayın Mehmet Şimşek yaptı o da burada yapmadı, o da dışarıda yaptı. Yani onun dışında hiçbir bakan maalesef bu özeleştiriyi yapmadı.”
Muhalefet partilerin eleştirilerinin ve önerilerinin AKP tarafından dikkate alınmadığını belirten Usta şöyle devam etti:
“Bütçenin Genel Kurul’da zaten değişiklik olmasını beklemiyoruz ancak Plan Bütçe Komisyonu’nda bile teknik bir değişiklikten sonra bir genel müdürün başkanlığa dönüştürülmesinin dışında, hiçbir değişiklik olmadı değerli arkadaşlar. Dolayısıyla bunların olmaması tabi buradaki söylenen her şeyin çok da anlamının olmadığı gibi bir noktaya bizi maalesef götürüyor. Şimdi, maliye politikasının geneliyle ilgili Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız da buradayken birkaç değerlendirme yapmak istiyorum. Hepimizin bildiği gibi biz hep şundan şikayet ediyorduk son iki yıla kadar. Meclis’in bütçe hakkı gasbediliyor yani. Hükümet çok ciddi bir şekilde Meclis’in kendisine verdiği ödeneklerin üzerinde ödenek kullanıyordu, harcama yapıyordu, bu da Meclis’in bütçe hakkının gasbedilmesiydi. Son iki yılda şöyle veya böyle ama en azından parlamentonun hakkı hukuku açısından iyi bir şey yapıldı, ek bütçe ihtiyaçları doğdu, ek bütçeye gidildi. Tabi buradaki ek bütçeye ihtiyacın çok yüksek olması da ayrı bir şey, yani geçmiş yıllarda bu kadar değildi. Örnek olsun diye söylüyorum, 2022 yılında orijinal bütçesinin yüzde 68’i üzerinde bir harcama yapılıyor. Bunlar evet, ödenekleri var mı? Var, çünkü ek bütçe kanunuyla çok ciddi bir ödenek alınmıştı, ilave ödenek alınmıştı. Gelirler orijinal bütçede söyleyenin yüzde 90’ı 90 üzerinde gerçekleşmiş. Yani bunlar, tabi akla şu soruyu getiriyor, 2022 biraz istisnai bir yıl diyebilirsiniz, o 2021’deki o macera kararlardan sonra 2022’de her şey altüst oldu belki ama yani yine böyle olmakla birlikte sekiz aylık veriyle hadi, bu orijinal bütçeyle çok ciddi yüzde 90 sapma var ama sekiz aylık veriyle eylül ayında yapılan tahminle yıl son arasında da çok ciddi sapma var. Bunların nedenlerinin üzerine gitmek lazım. Özellikle son iki yılda, bu yıl da muhtemelen öyle bir şey olacak.
BU ASGARİ ÜCRET NE OLACAK?
Şimdi, bu cümleden olmak üzere biraz asgari ücret konusuna değinmek istiyorum çünkü benim gördüğüm kadarıyla bu asgari ücretin karar vericisi tabi Sayın Cumhurbaşkanı olmakla birlikte ama esas herkes Sayın Mehmet Şimşek’in gözünün içine bakıyor “Bu asgari ücret işi ne olacak?” diye. Şimdi, önce şunu söyleyeyim, Sayın Bakan da bu ifadeyi çok kullanıyor hani “Enflasyon farkı veriyoruz, enflasyona işte emekliyi, ücretliyi, memuru ezdirmiyoruz” diyorsunuz. Bu, yanlış bir ifade Sayın Bakan. Yani şöyle düşünün. Ocak ayında başlıyoruz, sıfırla başlıyoruz veya 100’le başlıyoruz diyelim ocak ayında. Normal artışımızı aldık, ondan sonra temmuza kadar maaşımız 100 olarak devam ediyor, değil mi? Ama enflasyon altı ay beklemiyor, enflasyon ocaktan itibaren şubat, mart diye böyle artarak gidiyor. Temmuza geldiğimizde diyelim ki öngörülen enflasyona göre yüzde 30’luk bir fark oluştu. Temmuzda o farkı veriyorsunuz ama ocak ile temmuz arasındaki her ay oluşan o enflasyondan, maaşın sabit kalmasından kaynaklanan bir refah kaybı var. Orada her defasında bir üçgen oluşuyor, refah kaybıüçgeni. Temmuzda telafi edebilirsiniz ama altı aylık kayıp ne olacak, altı aylık alım gücü düşüklüğü? Dolayısıyla bunlarıöngörerek ocak ayı ayarlamalarının yapılması lazım. Şimdi, asgari ücrette sizden beklentimiz şu: Normal asgari ücret şu anda 11 bin 400 liranın üzerine hangi rakamı verirseniz verin bana göre bir anlamı yok, bir defa bazı düzeltmemiz lazım. Açlık sınırının altında bir asgari ücreti kabul etme imkanı yok. Bakın, geçen yıl kümülatife baktığımızda asgari ücret açlık sınırının toplamda 18 bin 610 lira altında olmuş yani çalışanların asgari ücreti topladığınızda aldığı para on iki aylık açlık sınırı 18 bin 610 lira, bir defa bunu telafi eder misiniz, etmez misiniz bilmiyorum. Ancak şu laf çok tehlikeli: “Biz asgari ücrete ocakta bir defa vereceğiz’. Ya, bu kadar yüksek enflasyon döneminde asgari ücretin bir defa verilmesi diye bir şey olmaz.”